Logo

Hüseyin İnan

Anasayfa / Detaylar
Hüseyin İnan
Hüseyin İnan
Hüseyin İnan

Hüseyin İnan

“Bir Çocuk Büyür: Hüseyin İnan’ın Hikâyesi”

Anadolu’nun yoksul bir köşesinde, Bozhüyük’te dünyaya geldi Hüseyin. 1949 yılıydı. Henüz savaşlar yeni geçmişti, halk yorgundu ama çocuklar umut taşıyordu gözlerinde. O çocuklardan biri de Hüseyin’di. Sessizdi, çok konuşmazdı ama anlattıkları konuşmasından çok daha derindi.

Yıllar geçti. Bozhüyük’ten Ankara’ya uzanan bir yolculuk başladı onun için. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nin koridorlarında, yalnızca dersler değil, idealler de konuşuluyordu. Hüseyin, adaletsizliğin yalnızca kitaplardaki kavramlardan ibaret olmadığını, her sokakta, her işçi elinde, her köy çocuğunun bakışında var olduğunu gördü.

1969’da, yoldaşlarıyla birlikte bir karar verdi: Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu kurulacaktı. Bu, onların gözünde bir hayaldi belki ama aynı zamanda kaçınılmaz bir sorumluluktu. Emperyalizme karşı, halkın kendi kaderini tayin hakkı için, silahla değilse de mutlaka bir sesle, bir direnişle yürümek gerekiyordu.

12 Mart 1971 Muhtırası geldiğinde, Türkiye karanlığa gömülüyordu. Ve bu karanlık, devrimcilerin üzerine ağır bir perde gibi indi. Hüseyin yakalandı, yargılandı. Mahkemedeki sözleri bugün hâlâ yankılanır:

“Biz halkımızın mutluluğu için, bağımsızlığı için savaşıyoruz. Bizi yargılayanlar, bu ülkeyi Amerika’ya teslim edenlerdir.”

Ve sonra… 6 Mayıs 1972. Gün henüz ağarmamıştı. Ankara Merkez Cezaevi’nin soğuk duvarları arasında üç genç adım adım ölüme yürüdü. Deniz, Yusuf ve Hüseyin. Her biri, birer mektup bıraktı ardında. Birkaç satır değil, bir ömürlük ders bıraktılar.

Hüseyin İnan, ömrü boyunca belki çok uzun cümleler kurmadı. Ama onun hayatı, başlı başına bir cümleydi. Adaletle, cesaretle ve inançla kurulmuş bir cümle.

Bugün hâlâ, onun adı bir pankartta, bir şiirde, bir gencin kalbinde yaşıyor. Çünkü bazı ölümler son değildir — bazıları, direnişin başlangıcıdır.

BozcaDer Londra 2025